Cumhuriyet coşkusu!


“Demokrasisiz cumhuriyet olmaz,
Cumhuriyetsiz demokrasi olmaz!”

Cumhuriyetimizin 95’inci yılını yurt içinde ve dünyada coşkuyla kutladık. Cumhuriyet, günlük siyasi tartışmaların çok ötesinde tarihten gelen ve tarihe yol alan bir erdemdir.
Cumhuriyetimizin bu yılki kutlamaları, tamamlandığında dünyanın en büyük havalimanı olacak olan ve mevcut Atatürk havalimanının kuzeyine inşa edilen yeni havalimanının kısmi açılışı ile daha görkemli oldu.
Yeni havalimanının adı İstanbul olarak kondu. Önceki yine aynı adla, Atatürk havalimanı adıyla anılmaya devam edeceği açıklandı. Buna göre yeni havalimanı anladığım ve gözlemlediğim kadarıyla Atatürk adıyla tanımlanacak. Pratikte ve günlük yaşamda bu böyle yaşanacak. Çünkü internette örneğin Köln’de veya Atina’da havaalanı diye girdiğinizde birden fazla havalimanı çıkıyor karşınıza. Şimdi internette havalimanı İstanbul yazanın karşısına Sabiha Gökçen havalimanı da dahil olmak üzere 3 havalimanı çıkacak. Yani yeni havalimanının adının İstanbul havalimanı olması pratikte pek önemi olmayacak. Çünkü 3 havalimanı da İstanbul diye biliniyor zaten.
Yeni Atatürk havalimanının yapımı konusunda 2 karşılaştırma yapılıyor. Biri Çin’le, biri Almanya ile. Almanya’da Berlin’e yapılan yeni havalimanının 2006 yılında başlanmasına rağmen hala eksiklikleri nedeniyle bitmemesi ve hizmete alınmaması eleştirilirken Türkiye’nin Almanya’dan sonra başlamasına rağmen hızla yol alması övülüyor.
Buna karşın Çin’in yaptığı yeni havalimanının ise Türkiye’nin yaptığı havalimanı ile aynı büyüklükte olmasına karşın maliyetinin yarı yarıya olması aradaki farkı gösteriyor deniyor.
Hatırlıyorum, Türkiye’nin büyük sanayi ve diğer yatırımları hemen her dönem tartışılmıştır. Rahmetli Süleyman Demirel dönemlerinde de barajlar tartışılıyordu. Barajların yeri, maliyeti baraj inşaatında çalışan işçilerde ölüm oranı vs.hep tartışılagelmiştir. Yeni havalimanı inşaatında işçilerin eylemleri geçen aya damgasını vurmuştu. Böyle büyük bir yatırımda işçilerin mağdur edilmemeleri çok önemli.
Tartışmalar bir toplumu daha iyiye götürür. Daha iyisi nasıl olur, bir dahaki sefere nasıl daha iyi yapılır konusunda kafa patlatılır. Bakın yeni havalimanı yapımı öncesi oaradaki sulak alanlara çevreciler dikkat çekmişti. Ve bu haklı tepkiler sonrası sulak alanlardaki yaşayan canlılar, bir kaplumbağaya, bir kurbağaya varana kadar üzeri toprak, moloz örtülmeden tek tek alınıp başka sulak alanlara taşındı ve orada yaşamaya devam etiler; o doğanın senin benim bizim gibi yaşamaya hakkı olan varlıkları. Bu da çevrecilerin yeni havalimanına çevresel katkısı oldu.
                             *   *   *
Yazımın başında cymhuriyet ve demokrasi birlikteliği vurgusu yaptım ve ve cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma örneği yapıcı, yaratıcı tartışma örneği verdim.
Türkiye’yi çevresindeki diğer ülkelerden ayıran en temel kriterlerden birinin demokrasi olduğunu defalarca yazdım. Diğer ülkeler de kendini cumhuriyet olarak tanımlıyorlar ama anayasasında demokrasiyi tanımlayan tek ülke bizimkisi. Bunun kıymetini bilelim. Meşhur cumhuriyet mitinglerinde de belirtmiştim İzmir’in farkını. İzmir milyonlarca insanı ile hem cumhuriyetine hem de demokrasisine bağlılığını vurgulamak için meydanlara çıkmıştı.
                                *   *   *
Cumhuriyet bayramı vesilesi ile hemen bütün belediyeler coşkulu ve güzel kutlamaların yanında şarkıcılara Açıkhava halk konserleri verdirdiler. Adeta Açıkhava konserleri bu resmi bayramların bir ritueline dönüştü. Madem o şarkıcılar cumhuriyeti çok seviyorlar bu konserlerden para almasınlar. Zaten yılda birkaç defa aynı belediyelere yüksek ücretle konser veriyorlar.
                              *   *   *
Yazımı girişteki cümle ile noktalayayım:
     “Demokrasisiz cumhuriyet olmaz,
Cumhuriyetsiz demokrasi olmaz!”