Biz bu “Karagöz”ü çok sevdik!..

Bornova Küçük Şeyler Anaokulu öğrencileri, Kültürel etkinlikler kapsamında Geleneksel Gölge Oyunu “Karagöz”ü ustasından izlediler, meraklandılar, güldüler ve çok şey öğrendiler. Çocuklar sorularıyla da gölge oyunu konusunda ayrıca bilgi sahibi oldular.

“Burada her şey küçüğün” ilkesiyle ‘Suflörsüz eğitim’ veren ve haklı bir yer edinen Bornova Küçük Şeyler Anaokulu’nun öğrencileri, Kültürel etkinlikler kapsamında Geleneksel Gölge Oyunu “Karagöz”ü ustasından izlediler, meraklandılar, güldüler, yaşamlarından kesitler buldular ve çok şey öğrendiler. Çocuklar sorularıyla da gölge oyunu konusunda ayrıca bilgi sahibi oldular. Okul Müdürü Selami Korkmaz, “Çocuklar aldıkları eğitim, gözlemlemeler ve seyirlerin yanı sıra sorularıyla da bilgi sahibi olmaları bizleri mutlu ediyor” dedi.

Kültürel etkinlikler kapsamında, operaya, baleye, müzelere, sanat galerine, kent turuna çıkan Bornova Küçük Şeyler Anaokulu öğrencileri bu kez okullarında “Gölge Gösteri Sanatları Merkezi Karagöz ve Kukla Evi” nden “Karagöz” oyunu izlediler.

Oyun içinde geçen yaşantılara dair espriler ve müziklerle doyasıya eğlenen çocuklar güzel bir gün geçirdiler. Oyun sonrası Karagöz sanatçısının “Sorusu olan var mı?” demesi üzerine soru yağmuru başladı. En çok “Karagöz ile Hacivat’ın sürekli atıştıkları ama neden hep birlikte oldukları?” sorulurken, ışık, perde ve gölgelerin nasıl renkli olduğu konusunda da sorular yöneten çocuklar özellikle saydam ve ışık geçirmeyen maddeler konusunda da bilgilerini tazelediler. Çocuklar kendi aralarındaki anlaşmazlıkları anımsatırken de “Biz birbirimizi sevdiğimiz için birlikteyiz. Arada tartışmak, kendi fikrini söylemek normal” dediler.

Okul Müdürü Selami Korkmaz, “Çocuklar aldıkları eğitim, gözlemlemeler ve seyirlerin yanı sıra yaptıkları kültürel aktivitelerde sordukları sorularıyla da bilgi sahibi olmaları bizleri mutlu ediyor” dedi.

GELENEKSEL GÖLGE OYUNU “KARAGÖZ”
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir. Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir. Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman "Karagöz ve Hacivat " olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler vardır.
Bunlardan en yaygın olanı; Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulu Cami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir. Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bali Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacivat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlemiş. Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş. (Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacivat ise hacca giderken yolda ölmüştür.) Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşteri başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema (ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat‘ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekânlarda oynanır olmuş.