İzmir denildiğinde akla ilk gelen simgedir Saat Kulesi. Şehrin merkez ilçesi Konak’ın göbeğinde bulunan bu yapı turistlerin ve gezginlerin de ilk rotası konumunda. Tarihi bir yapı olan Saat kulesi Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e uzanan bir yapıdır. Kulenin zamanla geçirdiği değişiklikler, aldığı hasarlar ve modern dönemle birlikte simgesel anlamda dönüşümü Saat Kulesi’nin sadece bir saatten ibaret olamadığını da gösteriyor.
Osmanlı’dan Kalan Tarihi Miras
1901 yılında dönemin İzmir Valisi Kamil Paşa’nın öncülüğünde, Sultan Abdülhamid’in cülûsunun 25. yılına özel olarak inşa edilen Saat Kulesi, Fransız mimar Raymond Charles Péré tarafından tasarlandı. Oryantalist çizgilerle şekillenen kule, Kuzey Afrika etkilerini taşıyan sütunları, at nalı kemerleri ve işlemeli yüzey detaylarıyla dikkat çekiyor. Kulede yer alan dört çeşme, yapının sadece estetik değil işlevsel bir yönü olduğunu da gösteriyor.
25 metre yüksekliğe sahip dört katlı yapı, sekizgen bir taban üzerine kurulu. Platformunda beyaz mermer, gövdesinde ise kesme taş kullanılması da güzelliğini etkiliyor.
Hiçbir Hasar Onu Yıkamadı
Saat Kulesi zaman içinde sadece estetik bir yapı olarak değil, birçok tarihî olayın tanığı olarak da ön plana çıkıyor. 1974 İzmir depreminde hasar alan kule, 02:04’te durmuş olan saatiyle depremin sembolü haline geldi. 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin ardından düzenlenen eylemlerdeyse kule hasar gördü; saati ve çeşmeleri çalındı.
2019 yılında ise kulenin tüm yapısında restorasyon ve güçlendirme çalışmaları başlatıldı. Böylece yapı, hem estetik açıdan hem de teknik olarak yeniden güçlendirildi. Almanya’dan hediye edilen saat mekanizması hâlâ manuel olarak altı günde bir kuruluyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: