“Süt Yan Ürünleri Teknolojisi ve Atık Yönetimi”

Geri dönüşüm ve çevre hassasiyetinin büyük önem kazandığı günümüzde, süt sektörü atıklarının geri kazanılması ve yeni ürünlere dönüştürülmesi her zamankinden daha kritik bir hâle gelmiştir. Bu kitaptaki amaçlarının, söz konusu değerli kaynakların birer atık değil; döngüsel ekonominin ve sürdürülebilir üretimin temel bir parçası olarak görülmesini sağlamak olduğunu belirten editörler Dr. Mehmet Çelebi ve Prof. Dr. Bedia Şimşek şöyle konuştu:

“Peynir altı suyu, yayık altı suyu, sade yağ kalıntısı ve yoğurt suyu gibi yan ürünler, uzun yıllar boyunca süt endüstrisinin çevresel ve ekonomik bir yükü olarak görülmüştür. Oysa modern bilim ve teknoloji, bu yan ürünlerin besleyici ve fonksiyonel bileşenlerle dolu gerçek birer hazine olduğunu ortaya koymuştur. İçerdikleri değerli proteinler, laktoz, mineraller, vitaminler ve biyoaktif peptitler sayesinde gıdadan farmasötiğe, kozmetikten biyoyakıta kadar uzanan geniş bir alanda değerlendirilme potansiyeline sahiptirler.

Bu kitap, süt endüstrisinin bu ‘gizli’ zenginliğini görünür kılma amacıyla hazırlanmıştır. Kitapta, söz konusu yan ürünlerin kimyasal ve fiziksel özellikleri, besinsel değerleri, fonksiyonel nitelikleri ve en önemlisi, onları katma değeri yüksek ürünlere dönüştürebilecek yenilikçi teknolojiler ile uygulama alanlarına dair kapsamlı bilgiler bulacaksınız.

Bu eseri ortaya koyarken temel hedefimiz, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden, alanında uzman değerli akademisyenleri ortak bir platformda bir araya getirmekti. Yazarlarımız, süt yan ürünlerinin farklı yönlerini; kimyasal kompozisyonlarından mikrobiyolojik özelliklerine, membran teknolojilerinden fermentasyon uygulamalarına kadar pek çok açıdan, en güncel literatüre dayanarak ele aldılar. Bizim görevimiz ise bu değerli bilgi birikimini uyumlu ve bütüncül bir yapı içinde bir araya getirerek okuyuculara tutarlı ve kapsamlı bir başvuru kaynağı sunmaktı.

Bu kitabın hazırlanması sürecinde bilgi ve deneyimlerini büyük bir özveriyle paylaşan tüm değerli bölüm yazarlarımıza en içten şükranlarımızı sunarız. Onların bilimsel tutkusu ve titiz çalışmaları olmasaydı, bu kolektif eser ortaya çıkamazdı.”