İlk olarak Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer gözaltına alındığında ve hemen ardından tutuklandığında, hatta bir kişinin özgürlüğünün elinden aldındığı yetmiyormuş gibi üzerine iradesini temsil ettiği yurttaşları kayyım zihniyetine terk edildiğinde, zor bir döneme denk geldiğimizi çoktan anlamıştım. Her defasında basına bir şey söylemek, gelen telefonlara cevap vermek daha da zor hale gelir olmuştu; Ekrem Başkanla bu zorluk elbette katlandı, çünkü ben de, bu memleketteki birçok akranım gibi umudun bir parçasının kendisi olduğuna inananıyordum, ki hala inanıyorum. Bugüne dek en zoru ise, birlikte kahve sohbetlerimizin de olduğu, gençlik örgütlerinde birlikte kaybedip, birlikte kazandığımız seçimlerle gerçek bir yol arkadaşlığı yapma fırsatı bulduğum ve belediye başkanı olduğunda kendim olmuş gibi gurur duyduğum, kardeşim Utku'nun tutuklanması olmuştu. Ama işte, hep daha zoru varmış...
Bugün siyaseten ilk kez söyleyecek bir şey bulamıyor, ilk kez kelimelerin boğazımda düğümlendiğini hissediyorum, ki bu çok sık olmaz; beni tanıyanlar iyi bilir, konuşmayı da yazmayı da çok severim ve en olumsuz durumlarda bile, memleketçe umudumuzun en çok tükendiği anlarda bile, gülmeyi, çevremdekileri güldürmeyi bir şekilde başarırım. Ancak bugün farklı, bugün İl Başkanımız Şenol Aslanoğlu’nun sabah saatlerinde gözaltına alındığını öğrendiğim andan beri her şey biraz daha farklı. Arayan basın mensuplarına ne diyeceğimi ilk kez bilmiyorum. Bu kez sadece partimizin değil, kendi ailemin bir ferdine yapılan bir haksızlıkla yüzleşmiş gibi hissediyorum. 2023 Eylül ayında göreve gelmiş olduğumuz kongreden bu yana, fark etmeden bir başkan ile yöneticiden daha sıkı bir bağ örmüşüz sanırım Şenol Abi'yle aramızda: Bir yol arkadaşlığı, bir abi - kardeş ilişkisi, gerçek bir tartışma kültürüyle her gün büyüttüğümüz ve geliştirdiğimiz bir çalışma arkadaşlığı...
Kimine 2 yıl kısa gelebilir, ancak paylaştığımız mücadelenin zorluğu, yaşadığımız karanlık dönemin getirdiği zorbalık ve baskı düşünüldüğünde bizim için hayatımızın en uzun 2 yılı, bu 2 yıldı sanırım. Hele ki, daha önce konuyla ilgili defalarca ifade verilmiş, hatta yargılanma yapılıp, kapanmış bir davanın siyasi saiklik ile yeniden açılarak, sabahın köründe, bir şafak operasyonuyla, gittiği bir toplantının sabahında, evinden, il başkanlığımızdan, aşkla bağlı olduğu eşi Duygu'dan ve dilinden, yüreğinden bir an olsun düşürmediği çocuklarından ayrıyken gözaltına alınmış olduğu aklıma geldikçe, içimdeki öfkeyi hiçbir kelime, hiçbir söz ifade etmeye yetmiyor.
Kendisiyle yakın çalışma fırsatı bulan herkes bilir ki, şu an tüm bunları kendisine yazmış olsam beni gereksiz dramatik davranmakla eleştirir; realist, sakin, vicdanlı ve uzlaşıcı tavrıyla konuyu aktarmamı isterdi, hatta sanırım dümdüz 'gözaltına alındı işte de', derdi. Belki bir tık daha ileri gider, beni nazikçe azarlar, 'yapılacak onca iş var, boşver dramı' derdi. Ama ben Şenol Abi'nin aksine, içimdeki öfkeyi kusmadan, sakince işime odaklanan ve hep uzlaşıcı bir tavırla nazikçe, kelimeleri seçerek konuşan biri değilim.
Geçen 2 yıl boyunca kurul olarak, birlikte nice karanlığın aydınlanması için sabahladık, aynı kürsülerde haksız olan, mağdur edilen birçok kesime ses olduk, aynı sokaklarda halkın derdini dinledik. O; bazen tek bir sözüyle bir mahallenin umudunu büyüttü, bazen susarak bile çok şey söyledi ve hepimize, özellikle de genç yol arkadaşlarına, kardeşlerine, sessizliğin de bir ses olduğunu öğretti… Her adımında önce 'adalet' dedi, önce 'insan' dedi. Bu yüzden bugün yaşananlar, yalnızca onun şahsına değil; bizim kurduğumuz her hayale, her değere, her omuzdaşlığa yönelmiş ağır bir darbe gibi geliyor bana.
Şenol Aslanoğlu bu memleketin vicdanlı evlatlarından biridir ve O'nu tanıyan herkes de bunu çok iyi bilir. Sadece sorumluluk duygusu ve disiplini yüksek, çalışkan bir il başkanı değildir; her olayda vicdanını dinleyerek karar veren, zorlu anlarda bile sağduyusunu kaybetmeyen, eşinden, çocuklarından, ailesinden aşkla bahsederken gözleri ışıl ışıl olan, yüreğindeki sevginin büyük bir kısmını kapsayan kentimize İzmirimize hizmet eden iyi bir insan, iyi bir iş insanıdır. Tam da bu yüzden bugün yaşanan hukuksuzluk, onun değil; adaletsizliğin kara lekesi olarak tarihe, tarihimize geçecektir.
Şimdi geçmişi, bugünü konuşmanın zamanı değil, biliyorum; hatta tam olarak geleceğe yönelik bir şeyler söylemenin vakti olduğunun da farkındayım. Çünkü tüm bu süreç bize bir şey öğrettiyse; o da, her karanlık gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı ve sabahın da baharın da hala sahibi olduğudur! Bugün bir kez daha söz veriyoruz, and içiyoruz; Ne korkarız ne de vazgeçeriz! Bu topraklarda hak, hukuk ve adalet yeniden filizlenene kadar mücadele etmek, dün olduğu gibi bugün de boynumuzun borcudur. İl Başkanımız, yol arkadaşımız, ailemizin ferdi Şenol Abi'nin de dediği gibi: "Biz yargılanmaya karşı değiliz. Alnımız açık. Açık yargılama yapılsın. Ama tutukluluk, gözaltı gerektirecek bir durum ortada yoktur." Tam da bu yüzden, bu süreç de, bugüne dek yaşadığımız tüm süreçler gibi hukuksuzlukla temellendirilmeye çalışılan siyasi bir operasyondan ibarettir!
Ez cümle; sabaha hala sahip olanlar, o gün geldiğinde, yine omuz omuza, yürek yüreğe olacak. Bu memleket adil yargılama, tarafsız hukuk düzeni ne demek; siyasi iradeye, demokratik tercihe saygı duymak nasıl oluyor; görecek, öğrenecek. O güne dek yanındayım, yanındayız, beraberiz başkanım, abim… Bir adım geri atmayacak, aydınlık yarınlara dair olan inancımızı, umudumuzu yüreğimizden kimsenin söküp almasına izin vermeyeceğiz. Çünkü senin de söylediğin gibi; "Umutsuzluğa yer yok, dayanışmamız en büyük gücümüzdür!"
Yorumlar
Kalan Karakter: