Kaç kişi olacağı tartışmaları, dolu dolu programı, resmi tatile denk gelmesinin avantaj mı dezavantaj mı yaratacağı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Özgür Özel’in ne mesajlar vereceği, CHP İzmir örgütünün başarılı olup olamayacağı ve daha nice soru işaretleriyle beklenen gün geldi: 19 Mayıs Büyük İzmir Mitingi!
CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu yargılanmasının ardından başlayan ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ miting serisinin bir adresi de İzmir’di, özellikle de 19 Mayıs’a denk getirilmesi CHP’nin bir mitingden çok, bir mesajı gibi, daha çok yazmaya çalıştığı bir hikayenin başlangıcı gibi… Neden bir hikaye dedim peki? Gelin mitingden gözlemlerime geçmeden önce biraz bunu konuşalım…
19 Mayıs çünkü…
Hatırlayacağınız üzere CHP’nin miting serisi Samsun’dan başladı, tıpkı ‘Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı gibi, tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk adımı, yeniden doğuşun fitilini yaktığı o ölümsüz tarihi an gibi… Ardından birçok ilde gerçekleşti bu mitingler, İstanbul’da ise, birçok ilçede. Ancak iki tarih çok önemliydi: 23 Nisan ve 19 Mayıs!
CHP, 23 Nisan’da Ankara mitingini gerçekleştirdi, çünkü ulusal egemenliğin kutlandığı bu milli bayramda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) olduğu kentten memlekete seslenmesi hikayenin önemli bir parçasıydı.
19 Mayıs için ise İzmir’i seçti, zira 19 Mayıs, sadece bir ilk adım değil, kurtuluşun ve kuruluşun da müjdecisiydi; bu yüzden olsa gerek en doğru adres de ilk kurşunun atıldığı, son mücadelenin verildiği İzmir’di!
Gelelim mitinge…
Miting için kesinlikle doğru bir saat seçilmişti. Öyle ki, akşam güneşi, Kordon'un tuzlu esintisiyle beraber yavaş yavaş yayılırken, gökyüzü sanki bu memleketinhikayesine yeni bir sayfa açıyor gibiydi: Başka bir deyişle, kırmızıyla mavi arasında bir renkteydi Kordon; biraz gün batımının etkisi, biraz Türk Bayrağımızın al rengi, biraz da gökyüzünün özgürlüğü, umudu andıran maviliğiyle; gerçekten kırmızıyla mavi arasında bir renkteydi... Üstelik bu sadece bir renk değil; bir umut, bir özlem, bir isyan gibi görünüyordu, uzaktan bakıldığında.
Alana vardığımda miting henüz başlamamıştı ama İzmirliler çoktan alandaydı; ellerinde bayraklar, yüreklerinde umut, dillerinde özgürlük türküsüyle... Adeta Atatürk’ün gençliğe hitabesi gibi dimdik duran korkusuz bedenler, gördükleri her kameraya isyanını dile getiriyor, kurtuluşun ilk adımını kutluyor, yarına dair de bir söz veriyordubu duruşlarıyla! Çocukların elindeki Türk Bayrağı’nın göğe yükseldiği anlar hiç kuşkusuz gözüme takılan detaylardan en önemlisiydi; çünkü bu görüntü, tıpkı umudun bazen küçük ellerden başlayarak büyüdüğüne dair bir kanıt gibiydi. Gündoğdu Meydanı’ndaki meşhur heykelin önünde bir teyze, başında yazmasıyla, alnına yapışan güneşe inat sessizce bekliyordu. Yanında genç bir kadın vardı; saçları rüzgarla karışıyor, gözleri etrafı dikkatlice gözlemliyordu. Demem o ki;her yaştan, her kesimden insan aynı meydandaydı. Bu bir kalabalık değildi: Bu bir halktı; adalet isteyen bir isyan, ‘bu düzen değişmeli’ diye haykıran güçlü bir ses, yarına olan inanç… Meydanda yankılanan ses, aynı zamanda Silivri’ye de bir selamdı: “Her şey çok güzel olacak!” Hiç tartışmasız bu sadece bir slogan değildi. Bu, bir kuşağın kolektif duası, bir kentin hafızası, bir halkın direnişiydi. İzmir, her zamanki gibi direnmenin en zarif, en kalabalık halini sunuyordu memleketime. Gelelim mitingin akışına…
Saat 18.00 için çağrı yapılmış olsa da coşkulu kalabalığın 15.30 itibariyle miting alanını doldurmaya başlaması, mitingin de planlanan saatten erken başlamasına neden oldu. Sahnede önce DJ Ersin görüldü, zaten CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu miting öncesi yaptığı çağrıda şu sözleri kullanmıştı: ‘Bu bir miting değil, bir eylem aynı zamanda, ama bir de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlaması olacak.’ Öyle de oldu! Ersin’in coşkulu kalabalığı daha da coşturmasının ardından özgürlük için türkülerini söylemek adına miting sahnesindeki yerini Onur Akın aldı. Özellikle ‘Bekle Bizi İstanbul’ kesinlikle Ekrem İmamoğlu’na İzmir’den gönderilen başka bir selamdı. 19 Mart’ta başlayan eylemler esnasında gözaltına alınan bir genç, işsiz bir başka genç ve atanamayanbaşka bir genç öğretmen de sahneden akranlarınaseslenme fırsatı buldu bu mitingde. Saatler 19:19’u gösterdiğinde ise, CHP Genel Başkanı Özgür Özel sahneye çıktı ve tüm İzmirlileri selamladı. Bu sembolik saat, Atatürk’ün Samsun’a çıkışını temsil ediyordu elbette! Ardından önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, sonra da CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu konuştu. Ve sıra CHP Lideri Özgür Özel’deydi; son derece coşkulu bir konuşma yapan Özgür Özel, konuşmasını her mitingin sonu gibi Zülfü Livaneli’nin ‘Yiğidim Aslanım’ türküsüyle bitirdi: O an cep telefonlarının fenerlerini yakarak türküye eşlik eden ve Silivri’ye selam yollayan İzmirliler tek bir ışık olmasa bile tüm İzmir’i aydınlatacak kadar kalabalık görünüyordu! Son sahne ise, CHP İzmir İl Başkanlığı’nın düzenlemiş olduğu konserde milyonlarla son dönemlerin en popüler şarkısı olan ‘Kufi’yi seslendiren Duman’ındı.
Gelelim sahneden verilen mesajlara…
Birçok meslektaşım mitingin mesajlar açısından Yozgat mitingi kadar akılda kalmadığını yazmış, ancak ben tam tersini düşünüyorum; çünkü CHP, İzmir mitingiyle yeni bir şey söylemeye başladı: İktidar olunca bu memlekette nelerin değişeceğini!
Daha açık bir şekilde ifade etmem gerekirse;
CHP Lideri Özgür Özel, coşkulu konuşmasının ilk kez bu kadar büyük bir bölümünü geleceğe, seçim vaatlerine ayırmıştı; yani, İzmir, CHP’nin talep ettiği ve beklediği erken seçim çalışmasının da gerçek bir startı gibiydi. Zira, Ekrem İmamoğlu’nun İzmirlilere gönderdiği mektup da duygusal bir selamdan çok, geleceğe yönelik vaatler içeriyordu.
Gelelim CHP İzmir İl Örgütü’nün sınav sonucuna…
Hiç kuşkusuz resmi tatilde 2 milyonluk miting hedefiyle yola çıkarak zor bir sınava girmek için yaklaşık bir buçuk aydır çalışan CHP İzmir İl Başkanlığı başarıyla sınavdan geçti. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (Ak Parti) iddia ettiği gibi 70 bin kişilik bir miting olmadığı kalabalığı sadece gözünüzle bile saydığınızda anlayabileceğiniz bir gözlemdi. Başka bir deyişle, CHP İzmir’in 2 milyonluk katılım hedefi neredeyse gerçekleşti diyebiliriz, hatta mitingin giriş kapılarından Alsancak’ın iç sokaklarına doğru uzanan insanları ve teknelerin içindeki izleyicileri de sayarsak, bu hedef aşılmış bile olabilir... Üstelik CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun konuşmasındaki umut dolu cümleler, adalet arayışı içerisindeki herkesin duymayı beklediği türdendi.
Ez cümle… 19 Mayıs, bundan tam 106 yıl önce bir milletin kaderini değiştiren bir adımın simgesiydi. 2025’te, aynı tarihte İzmir’de atılan bu adım da belki gelecekte benzer bir kırılmanın başlangıcı olarak anılacak. Gençlerin gözlerindeki umut, kadınların omuzlarındaki mücadele, emeklilerin yüzündeki kararlılık, çocukların neşesindeki gelecek… Her birinin ortak kelimesi ise: Değişim! Başka bir deyişle: CHP’nin İzmir mitingi, iktidara karşı sadece bir tepki değil; aynı zamanda halkın kendi kaderine sahip çıkma iradesinin en görkemli temsiliydi. Evet, belki bu kalabalıklar tek başına bir iktidarı deviremez: Ama bir toplumu ayakta tutan şeyi, yani ortak hafızayı, umudu ve inancı yeniden diriltir. Bu da bir halk için en büyük başlangıçtır! O gün orada bulunan herkes gibi ben de mitingi seyrederken, tüm Türkiye’ye umut olan İzmir’in kalabalığını gördükçe, içimden bir cümleyi sürekli olarak tekrar ettim:“Bu ülke bizim. Bu yarınlar bizim. Ve her şey, evet, çok güzel olacak!”
Yorumlar
Kalan Karakter: