Arkadan hançerleme...
Bu dünya böyle!
Yayınlanma :
25.05.2016 09:30
Güncelleme
: 12.06.2016 10:07
Tarih boyunca hainliklere, dönekliklere, arkadan hançerlemelere, alavere dalaverelere, kahpe Bizans oyunlarına sahne olmuştur.
Julius Sezar bile, hançerlenince ‘Sende mi Brütüs!’ diye kalmıştır.
‘Et tu, Brute?’
Efsaneye göre Julius Sezar'ın son sözleridir.
Türkçe'ye Sen de mi Brutus? veya Sen bile mi Brutus? olarak çevrilmiştir.
Tarih bilgimizi hatırlayalım:
15 Mart MÖ 44'te Julius Sezar, Marcus Junius Brütüs liderliğindeki kızgın bir grup senatör tarafından sırtından hançerlenmiştir.
Brutus, Sezar'ın en yakın arkadaşıydı.
Sezar'ın önce saldırganlara karşı koymaya çalıştığı, fakat Brütüs’ü görünce, bu sözleri (Et tu, Brutus?) söylediği ve karşı koymayı bıraktığı rivayet edilir.
Sezar'ın aslında bu sözleri söylemediğine neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır.
İnsanlar bu özdeyişi ihanete uğradıklarını hissettikleri zaman söylerler.
*- Ne biçim insanlarız?
Lafı nereye getireceğimi tahmin etmişsinizdir.
Tabii ki Türkiye siyasetindeki güncele...
Bir noktada, ‘Küçük dev adam’ olarak tanımlayabileceğim Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun azledilmesi olayına...
Neden?
Nedense bu sorgulama sözcüğünü unuttuk...
Herkes, daha o saniyede ‘Kral öldü, yaşasın yeni Kral!’ diye sevinç çığlıkları atıyor, neredeyse...
Olur mu?
Oluyor işte...
*- Hayret ki hayret!
Benim o günden bu yana merakla takip ettiğim ‘yandaş İzmir gazetesi’ var...
Devlet kuruluşlarından büyük ilanlar alıp, .büyük paralar kazanan ama çalışanına verip vermediği belli olmayanlar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na yüklenip duruyorlar...
Neden?
Yüksek rakamlı ilanlarını kestiği için...
Bunlar AKP’li belediyelerle özel anlaşmalar yapanlar...
Onlara ve bazı yandaş firmalara ‘Bakın ha şunlara ilan vermeyin!’ diye kulaklarına fısıldayanlar...
Sadece ve sadece kendilerini düşünenler...
*- Ne diyebiliriz?
İşte bunları inceliyorum, ‘hançerleme’ olayından sonra...
Ama hiç ama hiç ummadığım, beklemediğim bir olaya tanık oldum...
Gece gündüz, ‘Milyon Ali’siz etmeyenler, o günden bu yana belki de hiç denecek kadar kendisinden söz etmediler.
Bir ara, belki Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım bile, ‘Bu kadar yağcılık olmaz!’ diye tepkisini göstermiş olmalı...
Ama bunlar ‘Vur deyince öldür!’ sözünü anımsadıklarından, şu anda bütün Türkiye’nin ‘Müstakbel Başbakan!’ olarak konuştuğu Binali Yıldırım’ı unuttular...
Bırakın her gün birinci sayfa manşetinden yayınladıkları fotoğraflı masabaşında yaratılmış haberlerini, neredeyse bir satır bile söz etmediler bugünü kadar.
*- Şimdilik sağlamda!
Aylardır, daha doğrusu bir yıldır sürekli olarak, ‘Bakanlık kendisini kesmiyor. Arkasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı istiyor*!’ diye kaç kez yazdım...
Yandaşlardın yazdıkları da belge halinde arşivlerde, benim yazdıklarım da...
Yine iftiharla ve gururla söylüyorum:
Türkiye’de gelişmeleri yazan tek kişi ya da yayın organı Haber Ekspres diye...
Cumhurbaşkanımızın, aynen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek gibi İzmir ve Ege’nin gerçek haberlerini öğrenmek için öncelikle Haber Ekspres’i takip ettiğini biliyorum...
Hatta İ. Melih Gökçek’in bir ara sabredemeyip, ‘gıcık’ sözlerle takviye ederek gönderdiği mektubu da ‘Kara mizah’ düşüncesiyle saklıyorum...
Eğer Başbakan Ahmet Davutoğlu onlar gibi bizi biraz olsun takip etseydi, yani bazılarının dolduruşuna gelmeseydi, başına er geç gelecekleri tahmin edecek ve öğrenecekti.
Şimdi, belki de, ‘Et tu, Brute?’ demeyecekti.
Gerçek dost acı söyler...
Demek ki, bir saniyede unutulan, hatta o gün kullandığı devlete ait uçak bile kendisinden esirgenen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gidişi böyle olmamalıydı...
Tabi bunları yazarken önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ü de, şahsına yapılanları da ibret ve üzüntü ile anımsıyorum.
Yazıma başlarken ne dedim?
Bu dünya böyle!
Tarih boyunca hainliklere, dönekliklere, arkadan hançerlemelere, alevera dalaverelere, kahpe Bizans oyunlarına sahne olmuştur.
Julius Sezar bile, hançerlenince ‘Sende mi Brütüs!’ diye kalmıştır.
*- Güvenli insanlar
Avukat Senih Özay ile Avukat Murat Fatih Ülkü’yü tanıyorum...
Bana sorarsanız ‘Güvenilecek insanlar!’ diye yanıt veririm.
Dikkat ederseniz, ‘Güvenilecek avukatlar!’ değil, ‘Güvenilecek insanlar’ dedim.
Yani ‘önce insan’ objesini öne çıkardım.
Çünkü gazetecilikte olduğu gibi her meslekte ‘yaramaz’ diyebileceğimiz, daha doğrusu ‘güvenemeyeceğimiz’, işine ve mesleğine ihanet eden, etik davranmayan çok kişi çıkabilir ve vardır.
Gazetecilik nedeniyle sayısız mahkemem oldu.
Sayısız avukat tanıdım.
Çoğu insan oğlu insan...
Ama bazıları var ki, ne diyeceğimi bilemiyorum.
Yalanın bini bir para...
‘Hakaret eder’ senin üzerine atar...
Allah’tan olayları yaşayabilen, gören, gerçekçi yargıçlarımız var...
*- Önce güven gelir
Her işte ilk şart güvendir...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu da tanıyoruz...
O da ‘güvenilecek’ biri...
Yaklaşık 5 milyon nüfuslu İzmir’in başında olduğuna göre en güvenilir kişisi...
Ama Karşıyaka’da kurulması planlanan çöp arıtma tesisi için karşı karşıya geldiler.
Daha doğrusu getirildiler...
Başkan Kocaoğlu dün, ‘Neden karşı çıkarlar, anlamıyorum!’ dedi.
‘Katı Atık Bertaraf Tesisi’yle ilgili yer seçimine Mahkeme tarafından ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verilmesi üzerine ‘Günlük 4 bin ton çöpümüzü son teknolojiyle, çevreye zarar vermeden, tamamen kapalı bir sistemde bertaraf etmek, ekonomiye kazandırmak istiyoruz. İnsanlar buna neden karşı çıkarlar, anlamıyorum’ diyen. Başkan Kocaoğlu, projeye karşı çıkanların denetimine her zaman açık olduklarını da sözlerine ekledi.
Hukuki durumu bilmiyorum...
Bir ara AKP milletvekillerinin halkı kışkırtmaya çalıştıklarını anımsıyorum.
Hatta CHP’li Belediye Başkanı Cevat Durak da ‘olumsuz’ görüş bildirmişti.
Uzmanlar ise ikiye ayrılmışlardı, her zaman olduğu gibi...
Bu arada açıklayayım:
Urla’daki arıtma evimin belki de 150 metre kadar yakınında...
Senenin birkaç günü hariç hiçbir rahatsızlık duymuyorum.
Sanıyorum birkaç gün birkaç saatlik hafif koku da bakım sırasında oluşuyor.
İşletme öncesinde büyük kaygı ve şüphe içerisindeydik
*- Bakanlık yapsın, Kemalpaşa’ya yapsın...
Bu arada o günkü CHP’li Kemalpaşa Belediye Başkanı, ‘Biz talebiz!’ demişti.
Eğer Karşıyaka’da milyonda bir bile sıkıntı varsa, AKP’li bakan dahil, yandaşlar da ‘evet!’ diye bir saniyede çark ettilerse, ‘B’ planı yaşama geçirilmeli...
AKP’li Belediye Başkanının bulunduğu İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bu son sistem Katı Atık Bertaraf Tesisi yapılmalıdır.
Hatta yapımını İzmir Büyükşehir Belediyesi değil, Çevre Bakanlığı üstlenmelidir.
Bence bu arada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurulup bilgisinden yararlanılmalıdır.
Seçim zamanı İzmir’de yaptığı konuşmayı hatırlıyorum...
En çok üzerinde durduğu konulardan biri bu idi...
CHP’yi böylece vuracaktı...
İstanbul’da yaptıkları ‘modern’ sistemlerden söz etmiş, örnekler vermişti.
Bu arada nasılsa ‘Milyon Ali’ de İzmir Milletvekili olarak Başbakanlık yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Her ne kadar İzmir’e belediye başkanı olarak hizmet veremedi ama Başbakan olarak ilk hizmetini ve talimatını verebilir.
İyi bir siyasi yatırım yapmış olur İzmir’in çöpleri üzerine...
Suyundan AKP’ye umduğu oy çıkmadı ama belki çöpünden çıkabilir.
*- Fikirlerimizde cesur olmalıyız
İzmir’de ‘güvenilecek’ ne kadar insan var?
Şüpheli bir kişi olduğum için kesin bir şey söyleyemem...
Az önce Aziz Kocaoğlu ile iki dost ismin Av. Senih Özay ile Murat Fatih Ülkü’den söz ettim.
Başka İzmirliler, EBSO yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ile Meclis Başkanı Salih Esen’den de söz edebilirim.
Ender Yorgancılar ile Salih Esen de, yandaşların cesaret gösterip yazamadıklarını söylediler...
‘Yatırım yapan, üreten, katma değer yaratan, istihdam sağlayan, döviz kazandıran bir kesimin Başkanları olarak; bizleri dinleyen, anlayan ve çözüm odaklı Binali Yıldırım’ın isminin Başbakanlık için geçmesinden büyük memnuniyet duymaktayız.’ dediler.
AKP hükümetlerini, Türkiye’nin gidişatını bence yıllar içinde en doğrucu yaklaşımla ortaya koyan EBSO ile yöneticileri bu iki isim olmuştur.
Yani düşüncelerinin, aynen Aziz Kocaoğlu’nun daha önceden açıkladığı gibi AKP yanlısı olmakla hiç ama hiç ilgisi yoktur.
Kime oy verdiklerini bilmiyorum...
Ama vatansever ve güvenilir isim olduklarını biliyorum.
Yandaşlar, ya da yandaş medya neden Binali Yıldırım’ın adını ağzına almıyor?
Sebebini söyleyeyim:
Belki önceden kapalı mapılar ardında bazı isimleri vererek milletvekili olmalarını sağladılar.
Ama şimdi parti içinde de muhalefet var...
Ne demiştim, ‘madalyonun arka yüzü de var AKP’de’ diye...
Şimdi bu su üstüne çktı...
Başkaları ‘musluğu açacağım!’ demiş olabilir...
Ama demeyenler de var...
Bilmem anlatabildim mi?
Yakında bunlardan da söz edeceğim...
Kim kime ne sözü verdiğini!
*- İki yaka bir araya geliyor
Egeli ihracatçılar Yunanistan pazarı hakkında bilgilendirilecek
Ege İhracatçı Birliklerince, 18 Mayıs 2016 Çarşamba günü (bugün), Kuzey Yunanistan Yunan-Türk Ticaret Odası yetkililerinin katılımıyla ‘Yunanistan Pazarı İş Fırsatları’ semineri düzenlenecek.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, ‘2015 yılında ülkemiz ihracatı azalırken en az kayıp yaşadığımız ülkelerin başında Yunanistan gelmiştir. Ege Bölgesi özelinde baktığımızda ise, Bölgemizin Yunanistan'a olan ihracatının yüzde yirmiye yakın artış gösterdiği görülmektedir. Bu sebeple bizim Yunanistan pazarında ısrarcı olmamız gerektiğine inanıyoruz ve üyelerimizi mutlaka seminerimizde görmek istiyoruz’ şeklinde konuştu.
*- Askeri gemilerimiz ziyarete açık
Güney Deniz Saha Komutanlığı’ndan verilen bilgiye göre; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve Beyaz Fırtına-16 tatbikatı münasebetiyle donanmamızın güzide gemileri İzmir’e geliyor.
19 Mayıs 2016 tarihinde (yarın) 10.00-12.00 ve 14.00-17.00 saatleri arasında izmir alsancak limanında ve izmir körfezinde, 20 mayıs 2016 tarihinde 10.00-12.00 saatleri arasında izmir limanında halkımızın ziyaretine açılacaklar.
Alargada bulunan gemilere Emir Çakabey iskelesinden, doldukça hareket edecek vasıtalar ile gidilip, gezilecek.
***
GICIK
*- Bir ülkenin kendi halkını kandıran bir medyası varsa o ülkenin başka düşmana ihtiyacı yoktur.
*- Karnı aç olan doyana kadar yer, gözü aç olan ölene kadar yer.
*- olan doyana kadar yer, gözü aç olan ölene kadar yer.
*- Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir.
*-O kırılacak sus... Bu üzülecek sus... Her şeyi içine at! Sanki insan değil elektrik süpürgesiyiz...
*- GÜNÜN DUASI: Allah’ım; sağlığımı elimden alma, hiç kimseye muhtaç etme beni, ele avuca koyma, kazancımı helalinden sağla, haram malı kapıdan içeri sokma, evlat acısı verme ne bana ne de düşmanıma. Akıl, fikir, iman ver çocuklarımıza, bereket kat rızıklarına... Amin Yarabbim!
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: