PKK, Kürt’ün gözyaşına bakmıyor!
Tatil günü olduğu için güzelliklerden, özellikle Urla?daki ?ot festivali?nden söz edecektim.
Yayınlanma :
19.03.2016 21:02
Güncelleme
: 19.03.2016 21:02
Ama İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki patlamayı duyunca vaz geçtim?
Aklıma değişik konular ve olayları getirdim.
Örneğin, şu patlamaları!
Günahsız insanların durduk yerde öldürülmelerini…
‘Canlı bomba!’ olarak adlandırılan inançsız teröristlerin gözü kanlı katiller tarafından kullanılmalarını.
Bu ne biçim bir savaş?
Düşmanını bilmiyorsun?
Hainleri sadece genelleyebiliyorsun…
Acaba sorusuna kesin yanıt veremiyorsun?
Zaten sorunun anlamı açık?
Yani belirsizlik var…
İnsanlarımızın duyarsızlığının da bu hain tuzaklarda rolü var…
*- Şüpheli gözünden kaçmazdı!
Daha önce bu konuyu iki şekilde inceleyip, irdelemiştim:
Birincisi; Kunduracı Mustafa Amca’yı ele almıştım:
Bornova Küçükpark’ta küçük evinin yerini müteahhide vererek ‘huzur’ apartmanının yapılmasına vesile olan Kunduracı Mustafa Amca, mesleğin bırakmamış ve şimdi Tülay Aktaş Sevgi Yolu olan 162 sokakta mesleğini sürdürürken yabancıların muhtarı rolünü de üstlenmişti.
Birincisi; apartmana gelen yabancıya mutlaka, ‘Kime gidiyorsunuz?’ diye soru sorardı.
Sokaktan geçen ve şüphelendiği kişiye de seslenerek, ‘Kimi arıyorsun, yardımcı olayım?’ diyerek niyetini öğrenirdi.
Tabii ki bu durumdan hoşnut olmayanlar da çıkardı.
‘Sana ne?’ derlerdi…
*- ‘Ne derseniz deyin!
Aslında, Karşıyakalı hanımların ‘Sana ne?’ diyerek, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP’lileri kızdırdığı gibi Mustafa Amca’dan rahatsız olanlar da onun iyi niyetini ve yardımseverliğini bilmeyenlerdi.
Bu arada belirteyim:
Bu Mustafa Amca, eski foto muhabirlerinden Levent Bimen’in yakın akrabası…
Film aktörü- Şovmen- Foto Sanatçısı- Gazeteci rahmetli Hüseyin Baradan’ın ise bizim gibi karşı komşusu idi…
*- Bornova’nın işlek yolu
Yüzlerce filmde ‘kötü adam’ rolünde izlediğimiz Hüseyin Baradan bir gün Konak Meydanı’nda başından geçen olayı Mustafa Amca ile paylaşırken, ‘Sakın senin de başına benzer bir olay gelmesin? Diyerek uyarmıştı…
Yani ‘soru sorarken’ birilerinin hışmına uğramaması için dikkatine çekmişti.
Ama ‘Osmanlı’ ya da ‘eski toprak’ diyeceğimiz bir insan olan Mustafa Amca, şu anda kalabalığıyla İzmir’in ‘İstiklal Caddesi’ görünümünde olan Küçükpark Sevgi yolunda yıllarca ‘görev’ kabul ettiği ‘soru sorma? Görevini (!) sürdürdü.
Geçenlerde Herkes için Acil Sağlık Derneği Genel Başkanı Dr. Rodoplu’nun canlı bombalardan korunmamız için verdiği bilgileri de paylaşmış ve bunların nasıl tanınabileceklerini örnek olarak vermiştim.
Yani ‘şüpheli’ kişiyi nasıl tanıyabiliriz?
İlgisi yok ama bu arada Hüseyin Baradan’ın İzmir’in Konak Meydanı’nda, saat kulesinin karşısında başına gelen olayı da, karamsarlığı üzerinizden atmanız için anlatayım:
*- Şüphelenince?
Halkın ‘boynuzlu’ adını verdiği troleybüs durakları Vilayet Konağı’nın karşısında idi…
Hüseyin Baradan da, Demokrat İzmir Gazetesi’nden ya da Kemeraltı’ndan çıkmış, durakta troleybüs beklerken, kalabalık içinde bir ileri yaşlı kadın kendisine dikkatlice bakıp, tanımaya çalışmış.
Kadının şüphesi yerinde imiş…
Çünkü pala bıyıklı kişi, Türk Sineması’nın kötü karakterli adamı Hüseyin Baradan idi…
Ve kadın birden ‘Seni gidi ırz düşmanı, namussuz adam!’ diyerek elindeki şemsiyesi iye Baradan’a vurmaya başlamış.
Hüseyin Baradan’ı sinirli kadınınz elinde güçlükle kurtaranlar, ‘O İzmir’in ünlü sanatçısı, rol icabı kötü adam oluyor!’ dedilerse de inandıramamışlar.
O sırada 11 numaralı Alsancak’a giden Güzelyalı troleybüsü gelmiş ve Hüseyin Baradan da daha fazla dayak yiyip,, hastanelik olmadan olay yerinden uzaklaşmış…
Yine her zaman söylediğim bir cümle vardır:
‘Şüphe insanı doğruya götürür.’ diye…
Hatta halkın ‘şüphe’ için kullandığı bir cümle vardır:
‘Bayram değil, seyran değil; eniştem beni niye öptü?’ diye…
Bu kadar laftan sonra önce Amerikalılarla ilgili güncel bir olayı anlatacağım, sonra da ‘şüphe’mi belirteceğim:
*- Özeli Amerikalılar’da…
Belki siz de duydunuz?
ABD elçiliğinden Türkiye ile ilgili önceki günlerde, kendi vatandaşlarına arka arkaya iki uyarı geldi.
Birinci uyarıdan bir iki gün sonra Ankara Güven Park’ta büyük bir patlama oldu.
35 insanımızı kaybettik…
13 Mart Pazar günü yaşanan Ankara saldırısından önce resmi sitesinden vatandaşlarını uyaran ABD Büyükelçiliği, Nevruz kutlamaları öncesi yeni bir uyarı yayınladı.
ABD, bu kez Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana'da yaşayan vatandaşlarını ulaşım noktaları, hükümet binaları ve kalabalık meydanlarda gerçekleşebilecek terör saldırılarına karşı dikkatli olması konusunda uyardı.
Hatta bazı yerlere gitmemeleri söylendi.
Aynen izne çıkan askerlere ‘Şu bölgeler size yasak!’ denildiği gibi…
*- Yeri ve tarihi nasıl bilirler?
Şimdi herkes Amerikalıları ve de önceki gün İstanbul’da kepenk indiren Almanların durumunu konuşuyor.
Ben de kendi kendime soruyorum?
‘Amerikalılar patlamanın gününü ve de yerini nasıl biliyor?’ diye…
Yani şüphe ile yaklaşıyorum…
Hani aramızda ‘istihbarat’ bilgilerinin paylaşımı anlaşması vardı?
*- Gel de gıcık olma!
Cumartesi günü ‘Atila’ adında bir foto muhabirini gördüm.
Bir gazetede çalışmadığı halde, davetlere giden ve hangi gazetenin muhabiri yoksa, ‘oradan geliyorum!’ diyen birisi…
Yani davranışı ve yaşantısı hoş olmayan bir sözde gazeteci!
Aslında ‘sözde’ de diyemeyiz, çünkü gerçek emekçiler ve muhabirlerde basın kartı yokken, böylelerinde var…
Çoğu da İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin üyesi…
Çünkü belirttiğim gibi ellerinde bir şekilde aldıkları, sahip oldukları sarı basın kartı bulunuyor.
Diyeceksiniz; patronların, yöneticilerin kızları, oğulları, gelinleri, damatları ve hatta sevgilileri ile yakınlarında bile basın kartı varsa, zamanında çalışmış, hizmet vermiş bir foto muhabirinde basın kartı olamaz mı?
Neyse derinliğine girmeden konuya devam edelim:
*- PKK ile işbirliği…
İşte bu Atila ya da Ahmet, adı neyse; ‘Duydunuz mu? Amerikalar istihbaratları ile patlamaları önceden öğrenmişler?’ diye sorunca kendimi tutamayarak patladım:
‘Herkes buna Amerikan istihbaratı olarak bakıyor! Peki aklınıza hiç şüpheli bir durum gelmiyor mu?’ dedim.
Sonra hızımı alamayarak devam ettim:
‘Amerikalılar’ın PKK ve yandaşları ile işbirliği içinde olduğunu bilmeyen var mı?
Peki bu PKK’lılar ve içimizdeki hainler, Amerikalılar’a, ‘Şu gün şu saatte şurada bomba patlatacağız, sizinkiler orada bulunmasın!’ dememiş olabilirler mi?
Başkaları başka düşünüyor olabilir ama ben böyle düşünüyorum.
Bu yüzden, şu Amerikalıları, ya da Avrupalıları akılları sıra büyütmeye çalışanlara da fena halde sinirleniyorum…
*- Kürtlerin de ‘baş’ düşmanı!
İstiklal Caddesi’nde ilk belirlemelere göre üçü Kaymakamlık önünde, ikisi ise kaldırıldığı hastanede vefat eden beş insanımız oldu.
Bugün Nevruz Kutlamaları olacak bazı kentlerde…
Bugün çok dikkatli olunmalı…
Kürtlerin düşmanı olduğu açıkça belirlenen PKK’nın, nasıl kendi adamlarını ‘canlı bomba’ kullanıyorsa, emelleri için birçoğunu da, yine kendi canlı bombaları ile öldürüp, suçu da her zaman olduğu gibi devletin üzerine atabilir.
Siz nasıl çevrenizdeki yabancıları tavrından, hareketinden anlıyorsanız, Diyarbakırlılar da, başka kentlerdeki insanlarımız da bilirler…
Yani aralarına kesinlikle yabancıyı, özellikle polisi ve askeri sokmazlar.
Bunun da bilinmesinde yarar olduğunu düşünüyorum…
Herhalde aklımdan geçenleriz daha açık anlatacak sözcükler yoktur.
***
KURDELA
Ege Otomotiv Derneği (EGOD) tarafından Ekonomi Bakanlığı destekleriyle hayata geçirilecek olan ‘İzmir’de otomotivin gücü’ ve Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (UR-GE) Projesi’nin tanıtılacağı toplantı düzenleniyor. Toplantıya BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman ile BASİFED üyesi derneklerin başkanları katılacak.
EGOD Başkanı Mustafa İduğ, toplantının pazartesi günü saat 10.00’da Pier çaprazındaki Birsen İşhanı’nda yapılacağını açıkladı.
***
ANLAYANA
*- Çanakkale Boğazı’ndan Ege’ye çıkan kaptanlar, gemi jurnaline, ‘Çanakkale Boğazı geçildi!’ yazmazlar; ‘Abide iki milden selamlandı!’ yazarlar. Çanakkale; Koca seyit’tir, Nusret Mayın Gemisi’dir, Tokat’ın, Kastamonu’nun Onbeşlileri’dir, 57’nci alaydır; Çanakkale Mustafa Kemal’dir…
*- Köy enstitüleri, cumhuriyetin kesilmiş şahdamarıdır. Binlerce özlem ve gelecek hayali bu kurumlarla birlikte tarihe gömülmüştür. Kaybedilen sadece yerine sadece bir başkasının konulabileceği basit bir eğitim sistemi değildir. Kaybedilen, dik durmasını öğrenmiş Anadolu insanıdır.
*- Çanakkale’den giremeyenler, şimdi Diyarbakır’dan dolanıyorlar! Bir anne düşünün bir de Çanakkale’yi ve şu cümleleri; ‘Eğer Bayrak inecekse, eğer Ezan dinecekse, gitte gelme oğul!’. Allah bu annelerden razı olsun.
*- ‘Ordu yok!’ dediler, ‘Kurulur’ dedi. ‘Para yok!’ dediler, ‘Bulunur!’ dedi. ‘Düşman çok!’ dediler; ‘Yenilir!’ dedi. Ve söylediklerinin hepsini yaptı.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: