Binali Yıldırımsız olmuyor (!)

Size iyiliği dokunana ‘Allah razı olsun!’ denir ya, ben de bu sözü hep

İzmir Milletvekili AKP’nin kıdemli bakanı Binali Yıldırım için söylüyorum.

Herhalde yandaş medya da benle aynı fikirde.

Onlar da hatta tüm AKP’liler gibi İzmir’de ya da Ege’de başka AKP’li

milletvekili ya da bakan yokmuş gibi hep ‘Milyon Ali’den söz ediyorlar.

Öyle ki; Narlıdereli Şehidimiz Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Hakan

Kaçar’ın 2 odalı gecekonduda yaşayan ailesine bir hayırseverimiz ev

alınca bile bunu Binali Yıldırım’ın reklamında kullanıyorlar.

Bu da benim işime geliyor, konu çıkıyor.

*- Neymiş neymiş?

Neymiş efendim; AKP’li Binali Yıldırım’ın aracılığıyla bir hayırsever

şehidin ailesine ev almış.

Burada doğru olan, ‘Hayırsever’in adını açıklamaması ve kendini

gizlemesi.

Dinimizde bile bir elin verdiğinden, diğer elin haberinin olmayacağı

belirtiliyor.

Ama şehidi bile reklam aracı yapanlar, bakanın adını kullanmaktan da

nedense geri kalmıyor..

Ya da Bakan Binali Yıldırım’ın danışmanları şunları bunları, yere

düştüğünde bir avuç kumla kalkan muflis tacir gibi, ‘şehit’ ve ‘hayırsever’

insanların sırtından bile propaganda ya da reklam yapmaktan

çekinmeyenlere tiyo eriyor.

Ama kabahat bunu yani sözde verileri kullanan ya da sözde

değerlendiren yağcılarda…

*- Kendilerini öne çıkarırlar!

Daha önce yazmıştım:

Bazı rotaryanlar, ya da yardım dernekleri vardır.

Özellikle okullar açıldığında 3-5 öğrenciyi alır, üç beş kuruşa giydirir.

Sonra da arkasında boy sırası olup, büyük bir iş yapmanın gururu (!) ile

poz verirler…

Bu çocukların, ailelerinin, yakınlarının sanki gururu yoktur.

İşte bu tür haberleri ya da fakir fukaranın, çaresizin, muhtacın sırtından

reklamlarını yapanlar hiçbir şekilde gazetelerde yer almazdı, çünkü

yöneticiler ya da yayını hazırlayanlar konunun önemini bilirlerdi.

Yani bu tür haberler görüntüsüz ve isim vermeden yayınlanırdı.

Şimdi öyle mi?

Yandaşlar bir de Binali Yıldırım’ın boy fotoğrafını koymuşlar.

Merak ediyorum; Acaba bu gibi gazetelerin önce AKP’li belediyeler ve

teşkilat tarafından reklamla ve de satın alınarak desteklenmesi talimatını

verenler, ‘Bizim fotoğrafımızı ve haberimizi her gün vereceksiniz’ diye

şart mı koşuyorlar.

Çünkü artık moda oldu; Kim üç beş kuruşluk reklam verirse, ardından

neredeyse tam sayfa methiyeler düzülen haberinin konmasını şart

koşuyor.

Hadi bunların cebinden üç beş kuruş çıkıyor, ya devletin imkânlarını,

hayırseverin yaptığını kendine mal edenlere ne demeli?

*- Ya sabır!

İşadamı ya da hayırsever adını vermiyor ve gönlünden kopan bir

davranışla şehidimizin ailesine sahip çıkıp, ev satın alıp, tapusunu

üzerlerine yapıyor.

Birileri de sanki ‘Milyon Ali’ cebinden milyonlarca lira çıkarmış gibi adını

ve fotoğrafını öne çıkarıyor.

Neredeyse her gün muhalefete ve birkaç tane kalmış gerçek gazetelere

‘Yalan haber yapıyorsunuz’ ya da başka nedenlerle çatanlar bu anormal

duruma neden ses çıkarmıyorlar, ya da yağcılara, liboşlara, meydanı boş

bırakanlara ‘eyvallah!’ diyorlar anlamakta güçlük çekiyorum.

*- Yazıyı okusana be adam!

Bunlar yani yandaşlar ve yağcılar kör cahil gibiler.

Ne yaptıklarını yazdıklarını bile bilemiyorlar…

Bir başka manşetten başlık atmışlar:

‘Köprüyü istiyoruz!’ diye…

Denizin üzerine bir de ‘köprüyü’ andıran fotoğraf koymuşlar…

Görüntü çok güzel…

Grafikerin ellerine ve beynine sağlık…

Ancak; sözü edilen köprü değil ki!

Tüp geçit…

Hani AKP’nin de diğer partilerin de seçim bildirgelerinde bahsi geçen

İzmir’in Körfez Köprüsü…

Ama her şeyden ve herkesten üstün tuttukları sanki tek başına Bakanlar

Kurulu ya da Başbakan gibi tanıttıkları Binali Yıldırım var ya, o

Cumhurbaşkanının büyük ihalelerden sorumlu birinci adamı olmasına

rağmen ters bir karar verdi:

Geçenlerde ‘Körfez’e tüp geçit yapacağız!’ dedi.

Ardından,bir iki gün öce yine daha önceki sözünü tekrarladı:

‘İzmirliler isterse!’ gibi bir laf etti…

*- Doğrusunu kim biliyor?

‘Ters karar’ diyorum, çünkü Antalya’da yapılan ve 20 Ülkenin (Biri hariç)

liderlerinin katıldığı zirvede Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan,

açık ve net bir şekilde, ‘İzmir Körfezine Köprü yapacağız!’ dedi.

Daha doğrusu düğmeye basıldığı ve ön hazırlıklarının başladığını anlattı.

Ama ‘Büyük ihalelerden ve paralardan sorumlu’ olarak bildiğimiz Binali

Yıldırım ise ‘ters köşe’ çekimi gibi ‘Tüpgeçit yapacağız’ dedi…

Ama açık kapı bırakmayı ihmal etmedi…

İzmirliler isterse?

Bence bu oyalamaca taktiği, ‘İyi polis, kötü polis’ taktiği gibi…

*- Üç beş belli müteahhit için doğru olabilir

Sazan balığı gibi oltaya atılanlar çıktı…

Baktım AKP yanlıları…

Örneğin Milletvekili Adaylarından Necip Nasır, tüp geçit için İzmir

kamuoyunun hazır olduğunu belirterek, ‘İzmir Körfez Tüp geçit ile çağ

atlayacak’ demiş…

Yani malzeme vermiş yandaşlara…

Ben bilmem kaç göbek İzmirliyim…

Necip Nasır isimli müteahhit ne kadar, ya da ne kadar zamandır İzmirli

bilmiyorum…

İzmir’de doğup büyümüş mü, yoksa İzmir sayesinde varlığına varlık mı

katmış?

Bu önemli değil de, birkaç dakika ya da bir gün içinde, nasıl benim ya da

benim gibi İzmir halkı adına karar veriyor.

Bizim sözcümüz o mu, yoksa CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz

Kocaoğlu mu?

*- Tarmudar etti!

Geçenlerde Deniz temiz Derneği kıyamet koparmadı mı, AKP’li

Menderes belediye Başkanı Bülent Soylu’nun Özdere’de sahil

düzenlemese adı altında tabiat faciası yarattığı için…

Ne yapmış, AKP’li Başkan Bülent Soylu?

Seçim zamanı söz verdiği ‘Ben yaparım!’ dediği yet limanı devletin yetkili

organları tarafından kabul görmeyince, Özdere Çukuraltı’nda evlerini,

arsalarını, deniz kıyısındaki değerli tapulu mülklerini belediyeye

bağışlayanları ‘gaspçı’ ilan etmedi mi?

Bilmeyenlerin yanlış düşünmelerine yol açmadı mı?

İddiaya göre, milyonlarca yılda oluşan kumların üzerine beton döktürüp

beş dakikada yok etmedi mi?

Gidin bakın, sahilde ne balık, ne ahtapot ne de diğer deniz canlılarından

ve yuvalarından eser kaldı mı?

Buna çevreciler tek sözcükle ‘facia’ derler ama nedense adında ‘Çevre’

sözcüğü olan bakanlık da, İzmir’deki temsilcileri yani Vali ile çevre

müdürü de bunu görmüyor mu?

*- Menfaati olana tamam…

Ha sahi kendilerini pay düşeceğini düşünen müteahhitlere ‘ekmek parası’

der bir şey demem…

Hatta Tayfun Karabulut isimli kişinin sözcü olarak kendini göstrdiği, ‘2.

Nesil İnciraltı Toprak Sahipleri Platformu’ kişisini de alkışlarım.

Çünkü açıklaması mantıklı:

‘Ulaştırma Bakanlığı’nın gerçekleştirmeyi planladığı İzmir Karayolu ve

raylı sistem geçişi olan ‘İzkaray Projesi’ nin geçeceği İnciraltı’ndaki

arsalarımızda yapılacak çalışmalarda hak sahibi bulunmaktayız.

İzmir’in %70’i bulan desteği Binali Yıldırım’ın kararlılığı,T.C. Başbakanı

Ahmet Davutoğlu’nun ‘İzmir isterse yaparız sözü’ bizlere de umut oldu.

'İzkaray Projesine 2. nesil toprak sahipleri platformu olarak tam destek

verdiğimizi açıklıyoruz.’

Şimdi zaten moda oldu; Bildiri yayınlayan altına imza olarak ‘platform’

diyor…

Örneğin İzmir’de AKP Milletvekilleri ile yandaşların kurduğu ‘Bin Ali’yi

Sevenler Platformu’ gibi…

***

GICIK

*- Müge Yağcı göndermiş; ‘Yıllık en az 20 milyar dolar getirisi olan

turizmi sıfırlayıp, 3 milyar dolar için Avrupa kapılarında dilenmek dış

politikanın net özetidir.

NOT: CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise; ‘Altı milyarı biz verelim,

mülteciler AB’de kalsın!’ diyor. Yani iki misli. Herhalde ‘rest’ dedikleri bu

olsa gerek…

*- Mehmet Özdoğru yazmış; ‘Bana arkamdan konuşulan lafı getirme,

onlar senin yanında nasıl rahatça konuşuldu, onu söyle…

*- Rezan Adamoğlu diyor: ‘En iyi doktor; gün ışığı, su, uyku, temiz hava,

spor ve sağlıklı beslenmedir.’ Ve ilave ediyor; ‘Bir mucize olsa,

burnumuzda tütenlerle, dibimizde bitenler yer değiştirse!’

*- Cahilde eksik olan akıl değildir. (O kurnazdır.) Eksik olan ahlaktır.