GÜLSEREN E. YENİÇAY
Başını kaldıran görür...
Yayınlanma :
06.05.2016 12:56
Güncelleme
: 26.06.2016 16:21
Ekonomi ne âlemde?
Uzman değilim pek anlamıyorum.
Ama tanık olduğum ve gördüğüm bir iki olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
İzmir’den araçla çıkın Manisa’ya doğru yol alın, Bornova Yakaköy ile Çiçekköy sapağını geçtikten az sonra yolun sağına dikkat edin.
Çam ormanlarının bitişiğinde yol kenarında sıralanmış bir çok araç göreceksiniz,
Traktör de var, kamyonet de...
Hatta minibüsler bile...
*- Eski günlere döndük...
Yalnız İzmir’in dibinde Bornova’da mı, yolunuza devam edin neredeyse her yerleşim alanında ve özellikle kırsal kesimde böyle binlerce aracın yok pahasına alıcı beklediğine tanık olacaksınız!
Hep köyleri gezdiklerinden söz eden şu meşhur AKP milletvekilleri bunu görmüyor mu?
Söyledikleri papağan gibi hep aynı, ‘Teröre geçit yok, PKK’yı bitiriyoruz!’
Nasılsa kahraman Mehmetçik ile polis ya da kısaca güvenlik güçleri ‘hendek’ muharebesini yapıyor.
Her gün şehitler de veriyoruz.
Biz, teröre ‘evet!’ mi diyoruz?
Biz ‘PKK yok edilmesin!’ mi diyoruz?
Biz yalnız bugün değil, yıllardır bundan söz etmiyor muyuz?
Dahası, bunların ‘Hürriyet, kardeşlik, barış, dostluk’ gibi ulvi söylemlerinin maksatlı olduğunu vurgulamıyor muyduk?
‘Açılım’ saçmalığının ve de ‘akil insanların’ sadece PKK’lılara zaman kazandırdığını az mı haykırdık?
‘Yanılmışım’ ya da inanmışım’ gibi sözcüklerin şehitlerimizi geriye getirmeyeceğini de herhalde herkes biliyordur.
*- Kendini görmüyor...
Manisa, Balıkesir, Bursa, Yalova, Kocaeli ve İstanbul’da durum başka türlü değil!
Önce Kocaeli’nden söz edeceğim...
Hani AKP’lilerin 7/24 çalıştığını belirttikleri kendilerince ünlü belediye başkanlarının olduğu kentten...
İzmit’te yağmur yağdığında koşarsanız, kentin bir ucundan bir ucuna ıslanmadan gidersiniz.
Ama eğer aracınız varsa, aynen Taksim- Beşiktaş arası gibi, beş dakikalık yolu bir saat 45 dakikada geçerseniz tebrik edilirsiniz.
Artık ‘beş dakikada Beşiktaş!’ sözcüğü da tarihe karıştı.
Hava kirliliğini ise söylemeye gerek yok.
Herhalde 60 yaşın üstündekileri bulmanız imkânsız gibi.
Ama her yerde Başkanın ‘çalışıyoruz!’ yazılı pankartlarını görebilirsiniz.
Fakat İzmir’le yarışacak bir noktaları var...
Örneğin vatandaş bu trafik yoğunluğundan o kadar bıkmış ki, bisiklet sporunu ilgi gösteriyor.
Gösteriyor ama en büyük tehlike bisiklet yollarının neredeyse yok gibi olması ve de ağır tonajlı kamyonların altında kalmaları hiçten bile değil...
Özetle cambazlık yapmaları gerekiyor...
Şimdi kendi yamalarını görmeyen Kocaeli Belediyesinin AKP’li Başkanı, Genel merkezin talimatı ile İzmir’deki AKP’li belediyelerden birinin ‘ustası’ sayılıyor.
Bence tam tersi olabilir, İzmir’deki AKP’li belediye başkanları ve personeli ile onlara örnek olabilir.
Siyasette bile seçim dersi verebilirler.
CHP’lilerin nasıl parçalanıp bölündüklerini ve bu sayede az farkla da olsa seçimleri nasıl kazandıklarının eğitimini verebilirler.
*- Test sürüşü yaptım
Biliyorsunuz geçenlerde bizim, yani İzmirlilerin ‘Milyon Ali’ dedikleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Baka Binali Yıldırım, en büyük destekçisi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile iki köprünün son tablalarının yerleştirilmesi törenlerine katıldı.
İzmit Körfezi’ni 3,5 dakikada geçmemizin yanında İzmir- İstanbul da 3,5 saate inecekmiş.
Ben bu açıklamadan sonra test yaptım...
Gittim, Köprünün bağlantılarının bulunduğu Gebze tarafından İstanbul’un kalbi Beşiktaş’a gitmeye karar verdim.
Çünkü İstanbul’a ulaşmak, karaya ayak basmak için köprülerden birini geçmeniz gerekiyor.
Sabiha Gökçen Havaalanı’nın ana yola çıkışından itibaren, İzmir plakalı aracımla denememde saat tuttum...
‘Yollar açık!’ dediler...
İyi ki açıkmış!
Tam bir saat 45 dakika tuttu...
Ya yollar ve geçişler kapalı olsaydı acaba bu kısa şehiriçi mesafeyi na kadar zamanda geçebilirdim?
Hatta test yaparken bir iki kenti arayarak İstanbul’dan göç eden dostlarıma dakika dakika naklen yayın yaparak an ve an nerede olduğumu önümdeki ve arkamdaki araçların plakalarını de vererek bilgilendirdim.
*- Kağıt üzerinde kalır!
Özetle: İzmir ile İstanbul arasının otoyol ile 3,5 saatte inmesi imkânsız.
Reklam da yapılsa yemin edilse de inanılacak yanı yok.
Kilometre belli otoyolda hız sınırı belli İstanbul ile İzmir’in kent girişlere belli bu nasıl olacak?
Ölçüyü pencerenin içinden tutarsanız belki ucu ucuna olabilir.
Ama yine de imkansız...
Bizim onlar gibi ‘dokunulmazlık’ zırhımız yok ki!
Neredeyse her köşe başına da ‘Radar kontrolü var!’ levhaları asılmış...
Sıkı mı Almanya ya da bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hız yapmanız?
Her kuralı bir yana bırakalım, Türkiye’de satılan binek otomobillerinin çarpmaya dayanma gücü 90 kilometreye göre yapılmış.
Halkın deyişiyle bunca reklama ve büyük ödemelere rağmen ‘tenekelere’ biniyoruz.
Sağlamlık ve dayanıklılık testlerinden bilgimiz yok.
Almanların koskocaman firması Volkswagen bile egzoz salınım testlerinin (karbon salınım) sonucunu değiştirerek tüm dünyayı aldatmadı mı?
Şimdi reklam kampanyaları ile unutturmaya çalışıyor ama işin peşini bırakmayan ülkeler var.
Sadece bizim yöneticilerden ve bakanlıktan bu konularda hiç ses çıkmadı.
Herhalde Türkiye’de satılanlar özel üretim olmalı...
Yani her şeyleri tamam, Amerika ve diğer ülkelerdeki satılanlardan farklı...
*- Söz tutulmayınca, kıyamet başladı...
Aslında konuya girmeyecektim, gelişmeleri bekleyecektim ama geç söylenti ayyuka çıktığı ve her yerde haber yapılmaya başlandığı için değinmeden geçemeyeceğim.
İstanbul’daki üçüncü köprünün son tabyası konurken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında, ekranlardan işçilere müjdeli sözler etti.
Hepsi ödüllendirecekti...
Ama kısa süre sonra çalışanların verilen sözler yerine getirilmediği ve soru soranların atılmaları üzerine ‘işi bırakma eylemi’ duyuldu.
Bu nasıl olur?
Cumhurbaşkanımız milyonların önünde açıklar ama kapalı kapılar ardında başka işler döner...
İşçilere birer maaş ikramiyeleri ödenmez!
Söylenti hemen yayıldı...
Ve de bunun perde arkasında bazılarının olduğu haberi yayılır.tekme tokat PKK’yı savunduklarını ileri sürdükleri bazı milletvekilleri ile tekme tokat birbirine girmeleri de işin tuzu biberi oldu.
Bu da devletin tepesinde sıkıntı yarattı.
Ve önce Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, parti teşkilatı üzerindeki yetkisi kaldırıldı.
Şimdi de olağanüstü kurultaya gitme durumu var.
Neden?
Geçen genel kurulda Binali Yıldırım’ın çıkışı yarım kalmıştı.
Şimdi kılıçlar çekildi, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, devletin en büyük ihalelerini yapma ve pazarlık yetkisi verdiği ‘Milyon Ali’ Binali Yıldırım büyük olasılıkla hem partinin genel başkanı hem de Başbakan olacak...
Yani kabine değişecek...
Bence İzmir’deki yağcıların bugünlerde biraz daha fazla çalışmaları gerek...
Her konuşmalarına, ‘öncelikle Bakanımız Binali Yıldırım’a şükranlarımızı ileterek sözlerime başlıyorum!’ diyerek başlamalılar.
Bu arada şunu söyleyeyim:
İzmir’deki devlet kadrolarında değişiklik bekleyenler avuçlarını yalasın.
Bilmem ne demek istediğimi anlayan çıkmış mıdır?
Pardon bir düzeltme yapayım:
Geçenlerde İl Koordinasyon Kurulu toplantısında Vali Mustafa Toprak’ın, dikkatini çektiği bazı müdürler de ya emekliliklerini istesinler, ya da eskilerin tabiriyle haritada kendilerine bir yer beğensinler.
Çünkü bakanlarının da gitme ihtimali oldukça yüksek...
*- Kara çarşaflıların son hali!
İki konuya daha değinecektim...
Birincisi; İstanbul’da köprülerde de, kalabalık noktalarda da, yolun ortasında neredeyse 10 metrede bir kara çarşaflı kadınları, yanlarında ya yaşlılar veya bebek ve çocuklarla görüyorsunuz.
Ellerinde ‘Açız’ ya da ‘açım’ yazılı karton tutuyorlar.
Bunları milyonlarca kişi görüyor ama yetkililerden tık yok...
Yani her şey oluruna bırakılmış...
Bu dilenciliklerin, ya da fukaralığın ekonomi ile ilgisi var mı bilemiyorum..
Bildiğim trilyonluk köprülerin yapıldığı ve müteahhit firmalara büyük kazanç garantisi verildiği...
Peki beklenen olmazsa ne olur?
Hazinenin kasasından hemen o günkü fark, firmalara ödenir...
Çünkü anlaşmanın bir maddesinde bu ‘garantili gelir ve kazanç’ maddesi var.
***
KURDELA
*-
***
ANLAYANA
*- Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.
*- ‘Dil hikayesi’ gibi... Kötü Haber; Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. İyi Haber; Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Siyah-beyaz gibi...
*- Nevber Çetinkaya yazmış; İzmir kızı annesi gibi ‘hanımefendi’ olmasını da bilir, babası gibi ‘efe’ olup kavga etmesini de...
*- Atalarımız söylemiş: ‘laik devlet’ ye da ‘laik hükümet’ kavramından ‘dinsizlik’ manası çıkarmaya çalışanlara, fırsatçılara bu fırsatı sakın vermeyin.
*- Af edin! Af etmediğiniz herkes ile enerji bağı oluşturursunuz. Bu negatif bağ, sizden sürekli çalar. Af etmek sizi özgürleştirir, onu değil.
*-GÜNÜN DUASI: Ey yeri göğü kudret eliyle ayakta tutan Allah’ım; Kullarını karanlıkta bırakma, dert verip derman aratma, düşmanlık edenleri dost eyle, gizli ve aşikâr düşmanlık edenleri ıslah eyle! İnsanlarımızı, yöneticilerimizi hak yolundan ayırma, ayaklarını kaydırma, kalplerini bulandırma, herkesin gönlünü hoş et, yüzünü ağart. Cenneti’nde yer ayır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: